Kitap fuarı ile ilk kez 1980'li yılların başlarında tanııştığımda Marmara Etap otelinin alt salonlarında düzenleniyordu.Ve ben henüz orta okul öğrencisi olduğum için mi yoksa o zamanın edebiyat algısının daha ateşli oluşundan mı bilemiyorum bana o kadar büyülü bir olay gibi geliyordu ki içinde kendimi kaybediyordum. Hem standlar kitapla dolu olur,hem de stand alanları yoğun olarak yazar,çizer,editör,yayımcı ile okurun karışımı bir insan topluluğu ile işgal edilmiş olurdu ki bu acaip bir entellektüel enerji yayardı. Kendimi ilk kez orada beni anlayan ya da anlayabilecek potansiyele sahip akıllı,bilgili insanlarla çevrili hissetmiştim.Ve daha sonraları Kitap Fuarını her yıl özlemle beklememi de bu duygu sağlamıştı.Kitap fuarı bu ülkede entellektüel birikim ve enerjinin biraraya gelmesi demekti benim için.
Daha sonraki yıllarda seksenli yılların bitimi ile seksenli yılların ruhu da zayıflamaya başladı. Fuar Tarlabaşı'ndaki eski TRT binasına taşındı.Doksanlı yıllarda da burada Kitap fuarını takip edip her yıl açılışını hevesle beklemeye başladım.Fuar alanı burada büyümüş ,ilk yıllardaki samimiyet azalsa da daha düzenli bir yerleşim olmuş ve oldukça kalabalık bir ilgi burada da yoğun olarak hissediliyordu.Tarlabaşı'nın zaten kendi dinamiği içinde varolan bir çok kültürlülük kitap fuarına da sirayet ediyor ve Gümüşsuyu, Taksim, Beyoğlu, Tarlabaşı, Şişhane bölgelerini içine alan bir yerde olması gereken bu kültür buluşması kendini ve ruhunu burada buluyordu.
Ancak Beylikdüzü Tüyap fuar alanına uzaklığı nedeniyle daha önce hiç gidememiştim.-ki buraya taşınalı bile 15 yılı geçmiş -.Aslında bu benim için bir ayıp ama ne yazık ki özel ulaşım aracı olmadan buraya gitmek mümkün değil.Tüyap'ın diğer fuarlarını bilemiyeceğim ama özellikle kitap fuarı için fuar alanı dev boyutta kalmış ya da kitap fuarına katılım zayıflamıştı.Sanırım kitap fuarı gibi oldukça entellektüel birikim altyapısı isteyen bir faaliyet için yanlış bir yer Beylikdüzü.Çoğunlukla öğrencilerin kitap okuyup entellektüel faaliyetlerde bulunduğu düşünülürse kitap fuarını da şehir dışına taşımak onu öldürmek olmuş.Öğrencinin cebindeki para zaten oraya gitmeye yetecek,oraya gidince kitap alacak parası zaten kalmayacak.Ayrıca zaten gözlemlediğim kadar kitap fuarına gitmemizi sağlayacak kadar büyük bir sebep de yok fuarda. Her gün bir yazar geliyorsa ne ala. Daha eski yıllarda yayınevlerinin kendi yazar seminer takvimi vardı. Bir gün içinde fuara gidip hangi konuşmaya katılıp hangisini dinleyeceğimizi şaşırırdık. Bu yıl fuara katılmayan yayınevleri bile vardı kanımca.
Ayrıca katılımcı profilinin -tamamen çocuk ve genç müşteri kitlesi üzerine ve sınav temalı-farklılaşması ile birlikte ziyaretçi profili de değişmiş. Sadece gençler ve öğrenciler gelmiş ama ne yazık ki hiç birisi ne hikaye ne roman ne edebiyat ile ilgileniyorlardı.Tüm kitap fuar alanı için de iki büyük salon sadece dersane yayınları ile test kitapları ile sınavlara hazırlanma endüstrisine hizmet ediyordu.''lys,lgs,sbs,öys,kps,bys,dgs,ygs....bir sürü bildiğim ve bilmediğim kısaltmalardan oluşan sınavlar ve bunlara hazırladıklarını öne süren yayınlar'' istila etmiş her yeri.Tabii asıl soru aslında bu ziyaretçilerin talebi mi bu iki koridoru dolduruyor yoksa bu iki koridor dolusu yayın ve sınav endüstrisi mi insanları zorluyor bunları almaya? Aslında bu ihtiyaç da sanal bu kitapları alanların sınavları kazanacakları da yalan ! Orada şöyle bir duyguya kapıldım. Sanki o test ve hazırlık kitaplarını almayan sınav kazanamazmış gibi..her yıl bu kadar test kitapları satılıyor bu ülkede, sanki hepsini alıp yapan sınavları kazanabiliyor.Kimse kendine şu soruyu sormuyor.Ya bu dersanelere gidip,bu test kitaplarını satın alan ama yine de sınavları kazanamayanlar neden kimseye hesap sormuyor. Neden hala iyi okulların öğrencileri sınavları kazanıyor?Çünkü öğrenme ''tüm dersler 6,7,8'' , ''lise edebiyat çıkan tüm sorular'' ya da '' 80 sayfalık tüm geometri'' gibi kitaplar ile elde edilen birşey değildir. ''10 soruda mutlu ve başarılı olmanın sırları '' gibi 100 sayfaya sığdırılmış kitapların tek başarısı o kitabı yazana olan faydasıdır. Eğer hayattan bu tür draje edilmiş sihirli formüller bekliyorsanız kendinize de çocuğunuza da en büyük kötülüğü yaparsınız. Sizi elinizde ''NLP tekniği ile karşınızdakini yenme sanatı'' ya da''karşınızdakine evet dedirtme sanatı'',''melek terapisi ile ruhunuzu yenilemenin sırları '' gibi kitaplar ile gören çocuğunuz da ''100 soruda sbs teknikleri'' ve ''fen bilgisi 4,5,6''kitaplarını almak için para harcayacaktır. Gerçek edebiyat ve bilim eserlerini okuyarak bilgiye ve kültüre ulaşırsınız. Herşeyin içinde olduğu basitleştirilmiş,sadeleştirilmiş ve sıkıştırılmış bilgiler olan bir tek formül kitap yoktur.
Öğrenmek ,bilgilenmek zaman ve emek ister. Bu bir süreç meselesidir. Zor ve uzun yoldan öğrenilen değerlidir.Ve kalıcıdır.